Epeyce bir aradan sonra yeni bir rota gezi ve önerisi ile karşınızdayım. Bir pazar sabahı üç kafadar buluşalım da kendimizi dağlara vuralım dedik, dedik de demesine yağmur yağdı yağacak, fazla da uzaklaşmak istemedik (yememiş de olabilir). Bursa’nın yakın çevresinde gezelim… Peki.
Sabah erken saatte İnönü caddesinden Demirtaş köyüne oradan da Demirtaş barajına doğru ilerledik. Yolda çim kayağı pistine ve sonrasında Avdancık yoluna sapmadan düz giderek Demirtaş Barajının doğu kıyısından kuzeye ilerledik. Zemin asfaltı terk ederek toprak halini aldı ki bu gezide pek az asfalt gördü lastiklerimiz. Barajı geçip dümdüz ilerleyince kendimizi belki 50 tane yavru köpeğin bulunduğu bir kireç ocağında bulduk, çalışanlara sorduğumuzda burda yol bitiyor dediler. Böyle olmamalı ak sakallı google buradan yol olduğunu söylüyordu oysa ??? Basılı haritalar da öyle… Gerisin geri döndükten sonra yaklaşık 2 km öncesinde sol tarafa çok daha bozuk zeminli toprak bir yol ayrıldığını görüyoruz. Her halde burasıdır deyip daldık ve böyle yerlerden geçtik
Yol bozuk olsa da harika bir doğanın içinden ilerleyerek Selçukgazi – Seçköy yoluna ulaşıyoruz. Buradan sağa dönüyoruz, Seçköye doğru. Yol çok düzgün olmasa da asfalt. Seçköy sonrası istikamet Ericek ve sonrasında Fındıcak köyü. Bu kısım taşlı toprak, zaman zaman yeni yağmış yağmur yüzünden çamurlu; ancak muhteşem bir manzarası var. Buyrun
Yola devam ettiğimizde Bayırköy’e varıyoruz, Buradan sonra yol tekrar asfalt halini alıyor ve biz rotayı kuzeye, İznik gölüne doğru çeviriyoruz. Kısa süre sonra İznik gölü karşımıza çıkıyor.
Bu yol bizi Solöz köyü ve Gemlik – İznik yoluna çıkarıyor. Sağa İznik istikametine dönerek Asfaltı takip ediyoruz. Paşapınarı geçtkten sonra Müşküle köyü yol ayrımındaki tesisde karnımızı doyurduk. Burada yayın balığı yemeniz şiddetle önerilir. Yemek sonrası rotamız güneye, dağlara doğru çeviriyor ve tırmanış sonrası Müşküle köyüne varıyoruz. Hedefimiz Süleymaniye ancak yöre halkının bir kısmı böyle bir yol olmadığını söylüyor. Bilenlerden öğreniyoruz ki bu köyün eski ismi öğrencik (ya da örencik) imiş. Müşküle sonrası yol yine toprak zeminle buluşuyor ve biz daha da tırmanıyoruz. Süleymaniye’yi geçtikten sonra Kavaklı, Selimiye, Fethiye. Fethiyede yol sorduğumuz köylüler Bursa – Yenişehir yolunun yakın olduğunu söylüyor. İyi de biz 4 şeritli bölünmüş yollu bol radarlı yolu istemiyoruz ki, derdimiz dağ orman börtü böcek toprak uçurum… Elbette o istikamete girmedik ve önceden planladığımız gibi rotayı tali yoldan Gölcük köyüne çevirdik. Buradan sonrası Gölbaşı istikameti. Yamaçta yol ikiye ayrılıyordu; biri tepelerin eteklerinden sola, yukarıdan manzaralı; diğeri Gölbaşı köyü ve göl kıyısından sağa, aşağıdan. Biz yukarıdan manzarası güzel olabilecek yolu seçip sağa döndük. Diğer yolu da bir başka sefere denemek gerekecek. Kararımız sonucunda bu manzara ile karşılaştık…
Yolun devamı bizi Turan köye, yani Eskişehir – Bursa yoluna çıkarıyor, sonrası malum…
Bir pazar gününü heyecanlı, maceralı ve doğa ile iç içe geçirmemizi sağlayan bu rota çok keyifliydi. Motorla gidecek arkadaşların enduro tipi motorları tercih etmesini öneriyorum.
Rotamız ve motorlarımız aşağıdaki gibiydi.
Aranızdan bazılarının bu yazıyı okuyup rotayı izleyeceğini, diğerlerinin yapmak isteyeceğini, bazılarının ise en azından okurken keyif alacağını umut etmekteyim. Hoşça ve sevgi ile kalın…