Karagölde her kare kartpostal gibi…
İnanç hiçbir kareyi kaçırmamakta kararlı.
bir zamanlar iskeleden kayığa binilip gölde gezilebiliyormuş. İşte kayık…
Bu da iskele…
Göl akvaryum gibi. Kırmızı renkli olanlar çok güzel görünüyor.
yeşil-gri renkli olanlar ise çok aç…
göldeki tek yapı orman işletmesine ait misafirhane. Yatak ücreti 15-20 ytl sıcak su yok .
bir gariplik mi var?
Akşam eşyaları bıraktıktan sonra Birkaç kilometre uzaklıktaki bir köyde kırmızı benekli alabalık yemeye gidiyoruz.
resimler nasıl çıkmış?
ancak salatayı resmedebildik zira balıklar gelince kendimizi kaybettik.
bütün yıl çalıştık
çalışmaktan kafayı yedik
artık dinlenme
ve eğlenme zamanı
yemek sonrası 3-5-8 oynuyoruz oynamasına da 2 kişi gülüyor 1 kişinin yüzü asık. neden acaba?
işte nedeni 🙂
gece deliksiz bir uykunun ardından artvine dönüş yolunda buluyoruz kendimizi
karagöl şavşat arasında köpekler bizi kovalıyor hemen sonra kardeş olduklarını öğrendiğimiz teyze ve amca çıkıyor karşımıza.
konuşma aynen şu:
inanç: teyzee, buradaki köpekler ısırır mı hiç?
teyze: ısırmaz mı yavrum ısırıır hem de nasıl ısırır
inanç: teyze niye öyle diyorsun ya bak hanım korkuyor zaten
teyze: ısırır yavrum ısırır da pek acutmazlaaa 🙂
Artvine dönüş yolunda ardanuç kanyonunu görüyoruz ve hemen sapıyoruz. Kanyon böyle
Resim çekmenin tam fırsatı, işte resimler
bu kadar resim yeter diyerek rotayı artvine çeviriyoruz. Yolda bu tarihi köprü çıkıyor karşımıza
artvinde inanç ve paşa
artvinde pek çok baraj yapılmış ve barajlar yüzünden yamaçlardan giden yol virajları ve tünelleriyle çok keyifli hale gelmiş.
artvin hopa arasındaki cankurtaran geçidindeyiz, burada derin bir uçurum var
inanç tripodunun ucunda makinasını sarkıtarak uçurumun resmini çekiyor
orada izmirden gelen motorcu iki çift ile karşılaşıyoruz
ve hopadayız….
kendimizi karadenizin sularına bırakıyoruz.
hopa sarp arasındaki plajda çadır kamp daha doğrusu çadır kent var.
aynı anda çekilen 2 resim; bir taraf böyle
diğer taraf böyle
eşyalar indiriliyor
kani abi sağolsun bizi ağırlıyor
Rize ekibi bizi kırmıyor ve gece hopaya geliyor.
sabah kahvaltı sonrası vedalaşıyoruz
Sahil yolundan batıya doğru ilerliyoruz
Trabzona geldiğimizde rotramızı maçkaya doğru çeviriyor ve tırmanmaya başlıyoruz, sümela manastırına uğramadan olmaz
Sümela manastırından ayrılıp daha güneye ve yükseklere tırmanıyoruz ve zigana geçidine ulaşıyoruz.
bulutları yukarıdan görüyoruz yine
yöre halkının yaptığı sandalye ve sehpa, postmodern…
Az önce yukarıdan gördüğümüz bulutları bu sefer aşağıdan görüntülüyoruz…
Zigana geçidi tünel açıldıktan sonra madmax filmini hatırlatıyor adeta. Bir zamanlar asfalt olan yol bakımsızlıktan toprak yola dönüşmüş neredeyse tamamen. ıssız bir ormanın içinden geçiyor. Yol kenarında bir zamanlar dinlenme tesisi olarak kullanılan yapılar harabeye dönüşmüş. zigana köyünden geçip muhteşem manzara eşliğinde kürtüne doğru gidiyoruz.
Sarpa 10 km mesafedeki çadır kentinden başlayıp karadeniz sahil yolundan trabzona oradan maçka sümela manastırı zigana geçidi kürtün tirebolu giresun ordu samsun amasya…. 10 saat motor kullandık.
Amasyada Ayşenin evine varıyoruz gece 2 gibi. Deliksiz bir uykunun ardından sabah Ayşeyi bize kahvaltılık toplarken görüyoruz.
Ayşenin anne ve babası bizi ağırladılar, sağolsunlar
Soluğu Amasya kalesinde alıyoruz ( aldığımız soluklar oldukça sık ve derindi 🙂 ) buradan amasyanın tamamı görülebiliyor
öğleden sonra amasyadan ayrılıyor ve sungurlu civarında güneşe el sallıyoruz
Bursadan çıkış ve Bursaya dönüş arasında 3723 km yol yaptık Tayla
Grubumuzun öncüsü İnanç, tecrübesi sayesinde bizi güvenli şekilde gideceğimiz yerlere ulaştırdı, Panasonic Lumix TZ3 ün Leica objektifiyle muhteşem kareler yakaladı.
Grubumuzun pilyonu Ayşe o kadar kötü yol ve hava koşuluna rağmen saatlerce DeLikızın artçı selesinde oturdu, gıkını çıkarmadı. Bize zaman zaman muhteşem yiyecekler hazırladı.
Anafikir;
İyi ki bu geziyi yaptım,
İyi ki İnanç ve Ayşe yol arkadaşlarım oldu.
İyi ki İnanç ve Ayşe DeLikızı seçtiler hiç sorun olmadan 2 kişi onca yol gittiler
İyi ki varsın Tay, İnanç abin seni benim için buldu, sana sahip olmama vesile oldu, binlerce kilometre beni taşıdın tek bir sorun çıkarmadın.
Bu gezide çok eğlendik çok yerler gördük, bedenlerimizi çok yorduk belki ama ruhlarımızı dinlendirdik. Karadeniz insanının ne kadar sıcak kanlı ve yardımsever olduğunu gördük.
Güzel Türkiyemizde görülmesi gereken daha ne kadar güzel yerler olduğunun kısmen farkına varabildik.
Ve siz, bu raporu buraya kadar sıkılmadan okuyabildiyseniz, coşkumuzun, mutluluğumuzun, heyecanımızın, yorgunluğumuzun ne kadar yoğun olduğunu farkettirebildik size belki de, umuyorum.
İyi ki bu geziyi satırlarda ve karelerde sizinle paylaşabildik….
Ayşe, İnanç, Delikız ve Tay’a….